Polikistik Over Senromu
Kadın yumurtalıklarında, beyindeki hipofiz olarak adlandırılan bezden salgılanan FSH, LH adlı hormonların yumurtaları uyarması sonucu her ay düzenli olarak yumurtlama gerçekleşir. Birçok çevresel faktör ve sistemik hastalık kadınlarda yumurtlama fonksiyonunu olumsuz etkileyebilir. Yumurtlamanın sekteye uğraması vücuttaki hormonal düzensizliğin oluşmasındaki en önemli nedendir. Gelişen hormonal dengesizlik sonucu oluşan en sık belirti ise adet düzensizliğidir.
Polikistik over sendromunda karakteristik ultrason bulgusu yumurtaların dış yüzeyinde sıralanmış inci kolyeyi (dizilmiş bezelye taneleri) andıracak şekilde yumurtaların görülmesidir. Bu yumurtalar sıklıkla bir santimetreden daha küçük çaptadırlar ve halk arasında kist olarak da adlandırılabilirler. Polikistik over sendromundaki bu karakteristik bulgu, her zaman bir hastalık bulgusu olmayabilir, bazen de normal kadınlarda da saptanabilir.
Klinik bulgular
Polikistik over sendromunun (PCOS) sadece kistik bir yumurtalık hastalığı ve onun etkisi ile oluşan adet düzensizliği olarak algılanılması son derece yanlıştır. Bu sendrom kadınlarda kalp, hormon sistemi (endokrin), cilt gibi birçok sistemi ilgilendiren çok geniş yelpazede klinik belirtilere neden olan bir hastalıktır.
Klinik belirtileri arasında en sık olarak izleneni adet düzensizliğidir. Adet düzensizliği sıklıkla seyrek adet görme şeklinde oluşmaktadır. Hastalar her ay adet görmek yerine, 3540 günde bir adet görebildikleri gibi, bazı hastalarda bu aralık 6 aya kadar uzayabilmektedir. Hatta bazen polikistik over sendromu olan hastalarda hiç adet görmeme (amenore) şikayeti ile başvurabilirler. Çoğunlukla geciken adet sonrası oluşan kanamada ise kanama miktarı normalden çok daha fazla olmaktadır.
Polikistik over sendromuna (PCOS) bağlı izlenen diğer belirtiler sivilce (akne) oluşması, yağlı cilt, tüylenmede artış, infertilite (kısırlık) ve kilo artışıdır. Bu belirtilerin oluşmasındaki mekanizma ise yumurtlama düzenin bozulması sonucu yumurtalıklardan erkeklik hormonlarının daha fazla üretilmeye başlanmasıdır. Androjen olarak adlandırılan erkeklik hormonları ve yumurtlama bozukluğu, bu hastalarda görülen infertilite (kısırlık) probleminin en önemli nedenidir. Polikistik over sendromuna bağlı gelişen kısırlık çoğunlukla basit tedavilerle ile aşılabilmektedir, çok az vakada ise tüp bebek tedavisi gerekebilmektedir.
Polikistik over sendromlu hastaların yaklaşık %40ında fazla kilolu olma (obesite) görülebilir. Genellikle karın çevresinde yağlanma şeklinde olan ve göreceli olarak bacaklar ile kollarda daha az yağlanma izlenen bu kilo artışı, hem hastalığın tedavisini, hem de hastalığın yol açtığı uzun dönem riskleri olumsuz etkiler. Obesite ile birlikte gelişen insülin direnci ile bu hastalarda kalp hastalıkları ve şeker hastalığı açısından uzun dönemde risk artışı oluşur. Uzun yıllar içinde gelişen diğer bir risk ise düzensiz adet görmeye bağlı olarak artan rahim kanseri olasılığıdır.
Tanı yöntemleri
Polikistik over sendromu tanısı klinik bulgular, laboratuvar tetkikleri ve ultrason incelemesinin bir arada değerlendirilmesi ile konur. En değerli tanı yöntemlerinden birisi vajinal yoldan uygulanan ultrasonografi incelemesidir. Ultrasonografi incelemesinde yumurtalıkların dış yüzeyinde sıralanmış çok sayıda küçük yumurta (kist) gözlenir. Bu kistler sadece birkaç milimetre çapındadırlar ve bezelye taneleri (inci kolye) gibi dizilmişlerdir.
Polikistik over sendromu (PCOS) tanısında kan hormon değerleri de önemlidir. Laboratuar testlerinde erkeklik hormonları (androjen) düzeyleri artmıştır. Ayrıca adetin üçüncü günü bakılacak kadın hormonları olan LH ve FSH oranı tanıda çok önemidir. LH/FSH oranının üçten büyük olması bu sendrom (PCOS) lehine bir bulgudur. Bunların yanı sıra adetin 21. günü bakılacak kan progesteron değerleri ile yumurtlama olup olmadığı hakkında bilgi edinilebilir. Yumurtalama bozukluğu ile seyreden bu sendrom için bu tetkik de destekleyici olabilir.
Laboratuar tetkikleri ve ultrason incelemeleri polikistik over sendromu tanısı için önemli bulgular ortaya koysa da, hastanın klinik belirtileri tanı koydurucu özelliğe sahiptir. Tedavi planlaması da klinik belirtilere göre planlanmalıdır.
Tedavi seçenekleri
Polikistik over sendromunda tedavi planlaması hastanın şikayetlerine göre yapılmalıdır. Bu sendromun tedavisinde amaç hastalığın tamamen ortadan kaldırılması değil, belirtilerin ortadan kaldırılmasıdır. Dolayısı ile kısırlık şikayeti olan hastada, adet düzensizliği olan hastada ve akne nedeni ile başvuran hastada birbirinden farklı planlanmalıdır.
Adet düzensizliği şikayeti olan hastanın gebelik beklentisi olup olmadığı çok önemlidir. Çünkü adet düzensizliği yumurtlama bozukluğundan kaynaklanmaktadır. Eğer hasta çocuk planlıyorsa öncelikle yumurtlama sağlanmalıdır. Yumurtlama bazı ilaçlar verilerek sağlanılabileceği gibi, bazı hastalarda kapalı ameliyat yöntemi (laparoskopik diatermi) ile yumurtalığa lazer ile delikler açılarak da sağlanılabilir. Gebelik planlanmadığında adetleri düzenlemek için doğum kontrol hapları veya adet düzenleyici ilaçlar yeterli olmaktadır.
Akne (sivilce), tüylenme artışı gibi erkeklik hormonu artışına bağlı oluşan belirtilerin tedavisinde bazı hormon ilaçları etkili olmaktadır. Bu hormonal ilaçlar aknelerin yok olmasını sağlayıp, yeni tüylerin ortaya çıkmasına engel olsa da, eski tüylerin giderilmesi için epilasyon gibi fiziksel yöntemler kullanılmalıdır.
Kısırlık (infertilite) şikayeti ile başvuran hastaların yumurtlama düzenindeki bozukluğun giderilmesi gerekmektedir. Yumurtlamayı uyarıcı ilaçlar ile hastanın yumurtlaması takip edilmeli, sperm durumuna göre de çifte bir tedavi planlaması yapılmalıdır. Polikistik over sendromu olan hastalarda kısırlık çoğunlukla tedaviye cevap vermektedir. Bu hastaların birçoğu uygulanan basit tedavi seçenekleri ile gebe kalabilmektedirler.
Hangi şikayetle başvurusa vursun kilo verilmesi, polikistik over sendromu hastalarının belirtilerinde azalmaya ve tedavi başarılarının artmasına neden olmaktadır. Bu hastaların kilo almaması, hatta kilo vermeleri konusunda aydınlatılmaları çok önemlidir.
Ayrıca polikistik hastalarının uzun dönem riskleri açısından da takip edilmeleri gerekmektedir. Bu hastaların gelecekte şeker hastalığı ve rahim kanseri açısından gereken taramaların yapılması ve koruyucu tedbirlerin alınması gerekir.